Gönül Belediyeciliği

Ya hu kardeşim?!..200 iş,bürokrat ve sanayici’nin katıldığı toplantıya geç geliyorsun.Protokolde yerin hazır.Dört koruman ile salona giriyorsun.Kahven ve suyun hemen geliyor.Pesss!..Eski bakansın.Şimdide Akpartide etkin bir yerdesin.En arkada otursan.Korumaların içeriye girmese.Ne olur?Yani,makam kapılarını kırmak ile,palto ve lacilerle sokak süpürmekle gönül belediyeciliği olmaaaaaazzzz.Ne olur?Gönülsüz adamlarla,zorlu yollar aşılmaz.

4.Uluslararası Ticaret Kongresi

Bakan Tüfenkci: Dış ticarette belge ve işlemleri azaltacağız

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, “Dış ticarette belge ve işlemleri ne kadar azaltırsak o kadar dış ticareti, ihracatı geliştiririz, maliyetleri ne kadar azaltırsak o kadar geliştiririz ki bu yönde de çalışmalarımız var. O çalışmaları bitirdiğimizde artık Türkiye’de işlem başı maliyetler dünya ortalaması ile aynı hale getirmek istiyoruz.” dedi

Bakan Tüfenkci, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde İNANÇDER tarafından gerçekleştirilen “4’üncü Uluslararası Ticaret Kongresi”ndeki konuşmasında bilgi ve iletişim teknolojilerinin sürekli gelişen ve ucu açık bir alan olduğunu söyledi.

Yeni gelişen ticari trendlerden kopmamak adına, gelişmeleri yakından takip edip yeni uygulamaları hayata geçirmek gerektiğini belirten Tüfenkci, şunları kaydetti:

“Artık ticaretin şekli değişiyor, yeni ticari şekiller oluşuyor. 50-10 yıl önceki esnaflarımızla ve pazarlama satış biçimleri ile şimdiki arasında nasıl fark varsa, bundan sonra 10 yıl içinde, hatta yakın zamanda da özellikle tüccarlarımızı, ensaflarımızı yeni gelişen ticari ağ ve trendler içinde mutlaka yapılandırmamız lazım. Bu yüzden Türkiye’deki esnaflarımızı da içine alacak geniş bir platformu kazandıracağız.

Aşkların bile sanal ortamda yaşandığı bir dünyada yaşıyoruz. Kavgaların, hakaretlerin, övgülerin sanallaştığı bir ortamdayız. Bu ortamın insanlar tarafından iyi yönetilmesi lazım çünkü o ortamların insani yönü yok, samimiyeti yok. Kendimizi dijitale teslim ettiğimizde bu samimiyeti ortadan kaldırmış olacağız. Önemli olan dijitali yönetebilmek. Yönetemediğimizde, kendimizi teslim ettiğimizde o samimiyeti, o duyguyu kaybetmiş oluruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vatandaşla yüz yüze iletişime, verdiği önemden bahseden Tüfenkci, dijitalin yönetilmesinin önemli olduğunu anlattı.

“Amacımız gümrüklerde otomasyonu sağlayabilmek”

Bakan Tüfenkci, gelişimleri duyarsız kalmadan yönetebilmenin ve bu gelişimleri insanlığın faydasına sunmanın önemine vurgu yaparak, gümrüklerde gerçekleştirilen dijitalleşmenin bu amaca hizmet ettiğini söyledi.

“İnsan unsurunu en aza indirerek hata oranlarını düşürmek istiyoruz.” diyen Tüfenkci, gümrüklerdeki işlemleri saydamlaştırıp, izlenebilir, görünebilir, müşteri, ithalatçı ve ihracatçı tarafından denetlenebilir hale getirmeyi hedeflediklerini dile getirdi.

Bakan Tüfenkci, şu an gümrüklerde ithalatın, ihracatın hangi safhada olduğunu SMS’lerle bildirmeye başladıklarını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunu çok yakın zamanda görüntülü hale getireceğiz. Şifreler vereceğiz. Her bir ithalatçı veya ihracatçı, oturduğu ofiste, internet üzerinden aşamalarını ve bazı görüntülerini görebilecek. Sahadaki muayene memurumuza veya diğer arkadaşlarımıza bilgisayar ortamında işlem yapmalarının pilot uygulamalarını yaptırıyoruz.

Amacımız gümrüklerde otomasyonu sağlayabilmek. Sadece gümrüklerde otomasyonu sağlamak ve dijitalleşmek yetmiyor. Aynı zamanda önümüzdeki yıllarda, ticaretin çok daha ağırlıklı olarak elektronik düzlemde gerçekleşeceği konusunda da hemfikirizi. Bu değişim kaçınılmaz olduğuna göre, önemli olan değişim sürecini iyi yönetmek.”

“Dijitalleşmeye en iyi uyum sağlayan işletmeler lider konuma geliyor”

Tüm ticari aktörlerin değişime ayak uydurabilmesi için hükümetin yaptığı çalışmalar, verdiği destekler hakkında katılımcılara bilgi veren Tüfenkci, eğitimli insan kaynağı yetiştirme noktasındaki eksiklerin giderilmesinin bu konuda önemli olduğunu dile getirdi.

Tüfenkci, e-ticarette markalaşma ve patentin önemine işaret ederek, çıkarılan kanunla Türkiye’de patent başvurularının arttığını bildirdi.

Nesnelerin interneti, big data, yapay zeka gibi kavramların iş modelleri ve sektörleri etkilediğini belirten Tüfenkci, “Dijitalleşmeye en iyi uyum sağlayan işletmeler lider konuma geliyor. Hem ticaret hem gümrük kesiminde dijitalleşme anlamında önemli mesafeler kat ettik.” dedi.

Bakanlığın, Güven Damgası verme noktasındaki işlemleri bitirdiğini, kasım ayından itibaren güven sağlayıcıları mekanizmasının bitmiş olacağını aktaran Tüfenkci, Güven Damgası alan şirketlerin dijital anlamda güvenliğinin garanti edilmesi ve tüketiciye yardımcı olması noktasındaki çalışmaların biteceğini söyledi.

Bakan Tüfenkci, Türkiye’de e ticaret büyüklüğünün 2016’da 30,8 milyar liraya yükseldiğine işaret ederek, mobilin yükselişinin son yıllarda ticaretin şeklini değiştirdiğini, insanların artık cep telefonundan ihtiyaçlarını sipariş edebildiğini, perakende sektörünün yeni trende ayak uydurması gerektiğini anlattı.

“19 Bakanlığın şu ya da bu şekilde gümrüklü sahalarda yetkileri var”

“Rekabet edebilmemiz için kendimizi geliştirmemiz lazım.” diyen Tüfenkci, bu anlamda çok sayıda uygulamayı hayata geçirdiklerini söyledi ve eğitim noktasındaki sorunun giderilmesi halinde Türkiye’nin dünya ile rekabet edebilir hale geleceğini hatırlattı.

Dünyadan daha ileri gitmek çabasında olduklarına dikkati çeken, bu anlamda insan kaynağının değişim ve dönüşümü yönetebilmesinin önemine işaret eden Tüfenkci, şu değerledirmelerde bulundu:

“Birçok gümrük uygulamasını hayata geçirdiğimizde en çok tepkiyi gümrük müşavirlerimizden alıyoruz. ‘Belge göstermemiz gerekiyor.’ gibi konuşmalar oluyor. Oysa biz, dış ticarette belge ve işlemleri ne kadar azaltırsak o kadar dış ticareti, ihracatı geliştiririz, maliyetleri ne kadar azaltırsak o kadar geliştiririz ki bu yönde de çalışmalarımız var. O çalışmaları bitirdiğimizde artık Türkiye’de işlem başı maliyetler dünya ortalaması ile aynı hale getirmek istiyoruz.

Bunu sadece Gümrük Bakanlığı olarak yapmak yetmiyor. Gümrüklerde sadece biz iş yapmıyoruz, baktım tam 19 bakanlığın şu ya da bu şekilde gümrüklü sahalarda yetkileri var. Bir çalışma yaptık, Tarım Bakanlığı ile görüştük, onlar da olumlu bakıyorlar. Gümrüklerdeki veteriner ve ziraat hizmetlerini tek bir otorite koordine etsin ve onlarda 24 saat esası üzerinden, tıpkı gümrüklerdeki gibi çalışsın istedik. Onu hayata geçirirsek biraz daha işlemleri hızlandırmış oluruz.”

İşlemlerin hızlanması adına çalışmalarının devam edeceğini bildiren Tüfenkci, “Bir çalışmamız daha var. Labaratuvarları tekleştirmek istiyoruz. Bizim dışımızda bir çok bakanlık analiz istiyor ve her biri ayrı ayrı numune alıyor. Bu labaratuvarları tekleştirelim ve bir numune alınsın, tek bir noktada yapalım ve bunu da elektronik ortama aktaralım istiyoruz. Dış ticaret işlemlerini hızlandırma adına bunu yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bakan Tüfenkci’ye konuşmasının ardından Ak Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk tarafından plaket takdim edi

4 Nisan 2016 Comments are off kara
Share:

Kuş Kanat Çırpınca

Akşam ezanı okundu, okunacaktı. Martılar kanat çırptı, çırpacaktı. Bülbüller yıldız sarayında manolya ağacının yapraklarına kondu, konacaktı. Balıklar büyük balıklara yem oldu, olacaktı. Zaman durdu, duracaktı. Hayat kalın bir duvara tosladı, toslayacaktı.
Şam’da insanlar öldü, ölecekti. Lice’de asker, polis, şehit oldu, olacaktı. Rüzgar bu mevsim esti, esecekti. Tabutlardan ölüler dışarıya çıktı, çıkacaktı. Evlatlar annelerini öldürdü, öldürecekti. Başkanlar bin yıllık İslam medeniyet mirası üzerinde huzur evleri açtı, açacaktı. Teba, Başkanı alkışladı, alkışlayacaktı. Kaddafi Arap baharında öldü, ölecekti. Saddam Arap son baharıydı. Gannuşi Tunus’ta oyunu bozacaktı. Bir kadın ağlayacaktı. Bin kadın ne için gülecekti? Çocuklar doğacaktı. Çocuklar ne için ölecekti? Balzac bile bu sorulara cevap bulamayacaktı. Dostoyoveski çaresiz kalacaktı. Napolyon’un kılıcı paslanacaktı. İskender kendi düğümünde boğulacaktı.
Müezzin efendi akşam ezanını Beylerbeyi Camii şerifesinde okumayacaktı. Yorulacaktı. Yoracaktı. Yâr peşinde koşacak, takatsiz kalacaktı. Tuş’a basacaktı. Ezan mekanik okunacaktı. Minarenin gölgesinde başı örtülü bir kız ezanla beraber erkeğe sarılacaktı. Bütün kâinat şaşıracaktı. Ezan ağlayacaktı. Delikanlı utanacaktı. İki ayrı cins nefesleriyle birbirini yakacaktı. Çocuk kurtuluşu kaçmakta bulacaktı. Adam 4. Katın penceresinden ellerini uzatacaktı. Kızın başındaki örtüyü çekip alacaktı. Kendisini tutmayacaktı. Ne olduysa olacaktı. Minarenin hilalinden bir kuş kanat çırpacaktı. Genç kızın başındaki örtüyü kuş kapacaktı.
Share:

Şair Susarsa

Şair yüreğine ne oldu?

Dünya konuşur iken sen susuyorsun.

Eskidin mi heveslerin ile yoksa susuyor musun bile bile.
Yürüdüğün yollar mı yordu seni?
Hani Yunus, hani Yusuf sende seni.
Çık da konuş şu dünyaya
Suskunluğun susturur dünyayı
Taşa çalınmış yürekler arasından çık,
Beklendiğini bile bile

“Sevdaya adanmış yüreğin, mazereti olmaz”

Diyordun da şimdi ne oldu?
İklimleri şahit, yıldızları şemsiye tutuyorum.
Ya konuşursun ya da yıldızlar yolcusu olursun
Seni zaman tehdit ediyor, anlamıyorsun.
Ruhunu musalla taşına koyanlara eyvah!..
Eyvah çığlığın şimdi senin kefenin
Kefenin ile çık arzın ortasına
Dünyayı değiştirenlerin değişirse dünyası
Sarnıçlara gömülür rüyası.
Mezarlıklar ülkesinde bir mezar taşı…
Ölüler dinliyor bir bir,
Bir şehir, bir ülke diriliyor
Şair konuştuğu zaman.

25.03.2012/ Pazar/ Fatih/ Sarnıç Salon/ 21:30

Share:

Bir Sabah Ezanında

Suru üflemek,
Sabahın kutsallığında.
Kat kat beton yığınları,
İçlerinde insanlar,
Günah bebeleri,
Günah sebepleri.
Bir sabah kentin sokaklarında,
İnsanları düşündüm,
Evrensel çağrı ile.

İnsanlar ki,
Güneşi üzerlerinde doğuran,
İnsanlar ki,
Günün aydınlığına,
Cenabet ayakları ile uzanan.
Sessizce kaybolmak istedim,
Karanlığın aydınlığında, beceremedim.
İsyan sokaklarını
Gürültülerle geçtim.

Tüm uğraşım uyandırmaktı,
Uykunun gafletinde eylemsizleri, beceremedim.
Evrensel çağrıya
Önsezileri ile dikilen,
Köpeklerin ulumaları,
Beynimde şimşekler çaktırırken,
İnsanlığı düşündüm.
Hayvanlaşan tarihin,
Eşsiz kahramanı insanı.
Ve güneş yine doğdu,
Bir yeni güne insanlar,
Daha bir günah yüklü.

O adımlar ki dünyanın kaldıramadığı,
Beyinler irinle dolu.
Kalpler secdesiz, alınlar izsiz.
İnsanlar, sizi düşünmek ödevimiz,
Ama siz…
Düşünmeden yaşayanlarsınız!

24.08.1979/ İST