Cav cav cav, nedir bilir misiniz?
Genellikle Karıkoca ilişkilerinde erkekler hanımlarına çok konuştukları zaman böyle hitap ederler. Yani tahammül sınırlarını aşan konuşma uslübu ama bu tek yanlı değil. Kadınlara haksızlık yapamayız. Erkeklerin de cav cav hiç çekilmez. Bizim konumuz neden insanlar cav cav yaparlar?
Çünkü kitap, dergi, makale okumayan, konferans, seminer, sempozyum, konserlere katılmayan insanların erkeği de kadını da hayatlarını cav cav yaparak geçinmeye mahkumdurlar. Karanlığı mum aydınlatır. Cav cav beyinleri ise kitap aydınlatır.
Halk otobüsünde geliyorum yaşları 45 olan iki bayan, ikisi de kilolu biri başı açık bir eşarplı. Adeta bizlere buyururcasına konuşuyorlar. İstemeden dinledim. Patronlarına ikisi birden öyle verip veriştirdiler ki kendi kendime şu cümleyi söylemeden duramadım. ‘Ne zalim patron muş bu adam.’
Konu şu;
Omleti patronun önüne sürmüş, zıkkımlan der gibi bırakıvermiş. Adamcağız sadece şunu söylemiş:
- Biraz daha pişiremez miydiniz?
Vay sen misin diyen! Beni bulaşığa verdiler oysa ben bulaşık yıkamak için mi geldim buraya? Konuşma bu çerçevede sürüp gitti. İnanın nasıl ki bu süre içerisinde dillerinden bir tek şükür, teşekkür, Allah bereket versin, işimiz var tümceleri çıkmadı. O ara otobüsümüzün yanından mini bir jip geçiyordu. Şoförün yanında eşarplı bir bayan; ağzında sigara, egosu tavan yapmış bir şekilde iç içi veriyordu. Bir kibir, bir tepeden bakma, bir kendini beğenmişlik. Sanki yüksek dağları o yaratmış.
Aaaaaa!!!… Oda ne sigara izmaritini araç camından tam Levent metrobüsün önüne fırlatıverdi. Kahraman edası ile koltuğuna yaslandı. Nikotini nefesine arabanın içinde boca etti. Osmangazi yurdundan geliyordu. Ama onu umursamıyordu. Kızacaksınız ama şu benzetmeyi yapmak zorundayım. Bu tip karakterler dünyanın en zengin insanın eşi bile olsa yıldızlarla yuva yapar.