Bir Hiç …
Biliyorum; simsiyah olan saçların beyazlaşacak sakın öfkelenme ve kendine de hiç kızma ne istediğini biliyorum.
Sen ölümsüzlük istiyorsun ve enerjinin hiç tükenmemesini, şeytanla olan ilişkilerini dipdiri kalmasını istiyorsun.
Nasıl da kendi katilin olmaya çalışıyorsun. Çok yazık. Tanrı, İlah, Işık, Var edici, Allah seni bu şekilde yaşayasın diye yaratmadı. Buda senin hayat tarzını reddediyor.
Tanrı, yarattığına tanrılık sıfatı veya özelliği verecekseydi Tanrılık makamı kendi kendini fesh etmiş olurdu. Sana bu duygular nerden geliyor? Bu güveni hangi kaynaklardan alıyorsun? Haydi sizin dediğiniz olsun.
Dinler çağını kapattık. Her şey görünenden ve dokunandan ibaret. Sahip yok, sahipler var; efendi yok, efendiler var. Şimdi bu keşmekeşi yeryüzünde ve gökyüzünde yönetin bakalım. Mümkün değil.
Her şeyin merkezine tek denilen gücü egemenlik makamına oturtmadığınız sürece mahlukat hilkatin sahibine boyun eymediği sürece kaos devam eder. İslam dünyasının bir türlü itiraf edemediği kendi iç dünyasında gizlediği, ana mesele akıla akıl kimliğini giydirememesi bugünün dünyasında söz konusu edilemeyen “ bir hiç” kimliği arz etmektedir.
Üzülerek ifade ediyorum. Ben bu handikapı düşünsel dünyamızda bir viraj olarak görüyorum. Birkaç kez ifade etmiştim Yunus Emre’yi, İmam-ı Gazali’yi, Mevlana’yı, hangi birimizin haddine ki fikirlerini öteleyelim erteleyelim mümkün değil. Onlar çağlarının tanıkları olmuşlar ve söylemeleri gerekenleri söylemişler.
Bugünde etki ve yayılma alanları devam etmektedir. Bizim kusurumuz onların akıllarının üzerine akıl koymamaktır. Şimdilik…