Adam düşünce…
Adam düşünce…
Düştü. Küt. Mavi terlik. Afyon mermeri. Kızaktan kızak. İkindi namazı için abdest alacaktı. Güya tedbirliydi. Abdest alınan yere ayakkabı ile basmak yasakdı. Cezası ağırdı! Oldum olası cezalardan korkardı. Bu korku içini örümcek ağı gibi örmüştü. Ağda takılıp boğulma korkusu onu korkuturdu.İtina ile ayakkabılarını çıkardı.Çoraplarını da. Yasak bölgeye böyle girmesi serbestti.Su sıcaktı. İnsanlar soğuktu. Su rahatlatıyordu. İnsanlar rahatsız ediyordu.
Yanında 55 yaşlarında bir abdest komşusu. Tık yok. Ne selam,ne kelâm.Bitti. Ayakkabılarına yöneldi. O da ne?!.. Kendini mermer üzerinde külçe gibi düştüğünü sonradan anladı. Öyle kaldı. Birden toparlandı. Bir ses”Amca bir şey oldu mu?”Genç bir insan.Elinden tuttu. Ona dayandı. Ayağa kalktı. O da ne?!..55’lerinde adam bir mumya gibi bakıyordu.
Abdestli kollarını kuruluyordu. Göz göze gelmek istedi.Adam kaçıyordu. Genç,düşen adamı kucaklıyordu. ”Nasıl bir hayat yaşamıştır. Kim bilir” diye düşündü?Adam düştüğünü unutmuştu. Yüreğini orada düşürmüştü.Nice yürekler böyle düşüyordu. Adam mavi terlikle kayıyordu. Bir adam bön bön bakıyordu. Genç bir adam pervane oluyordu. Hayat acımasızlığı ve telaşı ile devam ediyordu.